İçeriğe geç

Halk edebiyatı hangi konuları kapsar ?

Halk Edebiyatı Hangi Konuları Kapsar?

Edebiyatla aram pek de fena sayılmaz. Ama mesela halk edebiyatı dendiğinde, ilk aklıma gelen şey, annemin bana her pazartesi söylediği, “Bu hafta da ne öğrendin?” sorusu oluyor. Kafamda “halk edebiyatı” kelimesiyle doğrudan bağlantılı olmayan o kadar çok şey var ki, başlasam burada en az üç saat yazabilirim. Neyse, ben de halk edebiyatını bir şekilde “gerçek hayat”la bağlamaya çalıştım. Çünkü sonuçta biz halk değil miyiz?

Şimdi size halk edebiyatının ne olduğunu, hangi konuları kapsadığını anlatırken, belki de bir aralar mahallede arkadaşlarla konuştuğumuz o komik, saçma sohbetlerin tadını da vereceğim. Hem halk edebiyatı öğrenirken, biraz da gülümseyeceğiz. Öyle değil mi?

Halk Edebiyatı: Hani Şu “Halkın” Hakkını Savunan Edebiyat?

Halk edebiyatı, ne birinci sınıf edebiyat derslerinde anlatıldığı gibi süslü püslü değil, ne de “bilimsel” havası var. İşte tam da bu yüzden halk edebiyatı, genellikle halkın diliyle, halkın yaşadığı olaylarla şekillenir. Peki halk edebiyatı hangi konuları kapsar? Hadi gel, bunlara bakalım.

1. Aşk ve Sevda: Herkesin İçindeki O Çılgın Duygu

Aşk, halk edebiyatının belki de en vazgeçilmez konusudur. Hepimizin kalbinde bir umut vardır, değil mi? İşte halk edebiyatı da tam bu duyguyu canlandıran şiirler, türküler ve destanlarla doludur. Mesela, bir köydeki deli dolu genç kız, aşık olduğu çocuğa kavuşmak için her gün pencereden bakarken, “Gel, beni al” diyen türküleri hepimiz duymuşuzdur.

“İkimizin de göğsü sızlar, sevdanın derdiyle,

Ben de sana bakarken, gözlerimden akar yaşım.”

Düşünsene, İzmir’de bir kafede otururken, sevgilimle bir yandan kahve içiyoruz, bir yandan da bu türkü çalmaya başlıyor. O an “Halk edebiyatı bu işte” dememek elde mi? Ama en büyük komiklik, halk edebiyatındaki o eski sevgili kavuşmalarının tam tersi bir durumun bugünlerde yaşanıyor olması. Instagram’da iki story, bir tik-tok videosu, hop ne oldu? O eski halk edebiyatının sevdalıları bizlerin hikayesine dönüştü!

2. Doğa: Şehirli Gençlerin Özlem Duyduğu O Masum Günler

Bunu yazarken, İzmir’in gürültüsünden sıyrılıp, bir köyde büyüklerimizin anlattığı “doğanın güzellikleri”ne geri dönüyorum. Ne kadar huzurlu, değil mi? Halk edebiyatı, doğayı çok sever. Hele bir de o ağaçlar, dağlar, taşlar var ya, adeta tüm duygularını onlara anlatan bir milletin şarkısı gibidir. Hani biz şimdi İzmir’de plajda güneşleniyoruz, ama eski zamanlarda köydeki tarlada çalışan kadınların söyledikleri türküler, dağa taşan sesleriyle halk edebiyatının baş konularındandır.

“Yağmurlar yavaşça düşer, toprak can bulur,

Dağlar dağları sever, yürek yürekle bulur.”

Gerçekten böyle bir ortamda bir şarkı söyleyip, dağda yürüyen birine, “Abi, bu doğa konularını çok iyi işlemiyorum değil mi?” demek istediğim oluyor ama neyse, konuyu kaydırmayalım. Doğa gerçekten halk edebiyatında öyle bir yere sahiptir ki, şehirde büyümüş bir adam olarak, bazen o eski toprak kokusunu özlerim. Belki de doğa konularını işlemek o kadar derin bir his uyandırıyor ki, halk edebiyatının içinde bile bir “huzur” var.

3. Destanlar: Vakti Zamanında Kahraman Olmuş Günü Kurtaran Adamlar

Neyse, halk edebiyatının bana kattığı en güzel şeylerden biri de destanlar oldu. Evet, kocaman bir destan bir kahramanlık öyküsüdür ve genellikle bir kahramanın toplumu ya da kendini savunduğu dönemin anıdır. Bizdeki destanlar da tam olarak bu minvalde işlenmiştir. Düşünsene, bir zamanlar hayatını büyük bir kahramanlıkla kurtaran kişi halk edebiyatında anlatılır.

Mesela, yaşadığın mahallede bir kedi, senin arabanın altına girmiş. Hadi bakalım, o kediye ne yapıyorsun? Korkarak bir kenara çekilip, “Aman Tanrım, arabam mahvolacak” diye bağırmak mı? Yok, tabii ki kahraman gibi inip kediyi kurtarıyorsun, ardından da arkadaşlarına anlatıyorsun. İşte senin destanın, halk edebiyatının bir parçası.

4. Toplumsal Eleştiriler: Esprili ve Keskin Gözlemler

Halk edebiyatında toplumsal eleştiriler, öyle ince ince işlenir ki, bazen bir halk şairi, durumu o kadar ustaca dile getirir ki, hala “Bu kadar neşeli bir şekilde eleştiri yapmak nasıl olabilir?” diye düşünürsünüz. Mesela, çocuğunuz okulda, mahallede birine laf atmışsa, o kişi hakkında yazılmış bir şiir ya da türkü bulabilirsiniz. Bütün halk, o eleştiriyi şarkılarla dile getirir.

“Ah, o zaman ki kirli işler,

Ama bir bakmışsın gülüşler…”

Evet, evet, bazen eleştiriler öyle bir şekilde yapılır ki, insanlarda hüzün değil, bir gülümseme bırakır. Yani halk edebiyatı, esprili ve keskin gözlemlerle toplumu yansıtan bir yapıya sahiptir.

Sonuç: Halk Edebiyatı Herkesin İçinde

Sonuçta halk edebiyatı, sadece köylerde yaşayanların değil, her gün sosyal medyada paylaşımlar yapan bizim gibi gençlerin de içindeki duyguları, gözlemleri, kahramanlıkları ve eleştirileri yansıtır. Kendinize özgü bir tarzda yazılmış şiirleri, türkülerini, masallarını dinleyerek “Aa, ben de bir halk şairiyim galiba!” dediğiniz o an, halk edebiyatının en güzel halidir.

Bana kalırsa, halk edebiyatı öyle “çok ciddi” bir şey değildir. Biraz espri yaparak, bazen gülerek, bazen düşünerek, halkın içindeki her bir parçada bu edebiyatı keşfedin. Gerçekten de hepimizin içinde halk edebiyatı var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

beylikduzu escort beylikduzu escort avcılar escort taksim escort istanbul escort şişli escort esenyurt escort gunesli escort kapalı escort şişli escort
Sitemap
ilbet yeni girişvdcasino sorunsuz girişilbetbetexpercasibom