Dil Bozuklukları Kaça Ayrılır?
Hadi şimdi, başlıktan korkma. Dil bozuklukları deyince aklında ilk olarak ne canlanıyor? Hani “Hayır, ben de düzgün konuşuyorum!” dediğin bir durum mu? Aslında o kadar da düzgün konuşmuyor olabiliriz, ama merak etme, bu yazıda sana dil bozukluklarının nasıl birer komik dost olduğunu anlatacağım. İzmir’de yaşayan, sürekli espri yapan ama aslında her şeyi çok ciddiye alan bir insan olarak, dil bozuklukları hakkında ne kadar derin bir konuya dalmış olsam da, bu yazıyı ne kadar da eğlenceli kılabileceğimi görmek için kolları sıvadım.
Dil Bozuklukları ve Ben: Bir İçsel Çatışma
Hadi gel, bir anlık kafamızın içinde bir gezintiye çıkalım. Örneğin, kafede arkadaşlarla buluşuyoruz, kahve siparişi verirken “Bir tane Americano alayım, şekerli ama tabii, yani… şekersiz aslında!” diye bir şey söylüyorum. Sonra karşımdaki kişi “Yani, tam olarak ne istiyorsun?” diye sorduğunda, dünya başıma yıkılacakmış gibi düşünüyorum. Neden mi? Çünkü o an dil bozukluklarının işte bu tür durumlardan kaynaklandığını fark ediyorum.
Şimdi bir soruyla devam edelim: Dil bozuklukları kaça ayrılır? Hadi gel, sana 3 başlıkla anlatayım.
1. Fonolojik Bozukluklar
Fonolojik ne demek ya, öyle bir kelime mi var? diye soran arkadaşlarım olacaktır. Hadi, bu işin derinliğine inmeye başlamadan önce şu hatayı hepimizin yaptığını kabul edelim: Gözümüzün önünde bir kelime beliriyor, ama onu doğru telaffuz etmek zor oluyor. Mesela, “Gelişen teknolojinin etkisiyle…” yerine “Gelişen teknoloji misin etkisiyle…” diyebiliyoruz. O an “lan, gerçekten bu kadar zor muydu?” diyorsunuz ama işin komik yanı şudur: Hepimizin başına gelir. Bu tür fonolojik hatalar, kelimeleri yanlış söylesek de aslında duyan kişinin ne demek istediğimizi anlaması ile sonlanır. Yani, sonuçta kimse sizi “fonetik felaket” olarak görmez. Ama bazen de kendinizi “Tüm dünya beni izliyor gibi” hissedebilirsiniz.
2. Morfolojik Bozukluklar: Kelime Kırılmaları
Morfoloji nedir, diye merak ediyorsanız, gelin size anlatayım: Kelimelerin köklerine ve eklerine yerleşmiş bir düzendir. Ama biz, bazen bu düzeni o kadar bozarız ki, kelimenin anlamını bile unuturuz. Mesela ben “Burada geliyorum” demek yerine “Geliyorum burasıda” dediğimde, o an içimden sadece bir şey geçer: “O kadar da değil”. İşte bu kelime kırılmalarını her zaman yapmam. Şimdi örnek: “Bunu duyarsan bir daha gelmeyeceğim!” dedikten sonra, kendimi ve söylediklerimi düşününce hemen “Bir daha ne demek? Geleceğim tabii!” şeklinde sorgulama başlar.
3. Söz Dizimi Hataları: Dilin Kendini Unutması
Bazen, bir kelime bir araya gelip bir cümle oluşturuyor ya, işte o an bizim dilimiz kendini tamamen unutur. “Ben buradayım, sen neredesin?” cümlesinin tam tersi gibi. Ve ben bu durumu “Bugün sabah… eh, sabah mıydı? Ha, evet işte, sabahleyin olan şey!” gibi cümleler kurarak yaşıyorum. Söz dizimi hataları, dilin karmaşık yapısının bir tür çıkmazı. Ama unutma, en güzel hatalar da burada saklı. Hani bazen dil bozuklukları kaça ayrılır diye sormak istemezsin, çünkü bütün bozukluklar bir arada; karışık, eğlenceli ve karmaşık.
—
Dil Bozuklukları ve Benim Komik Hallerim
Biraz önce ne dedim? Gündelik hayatta bu dil bozuklukları küçük anlar yaratıyor, dedim. Hadi şimdi bir senaryo yazalım: Beni bir arkadaşım arıyor, işte sohbet başlıyor:
Arkadaşım: “Nasılsın, ne yapıyorsun?”
Ben: “İyi, çok iyiyim, mükemmel. Yani… bugün biraz zor ama…”
(Evet, bu kelimelerin arkasında bir anlam var ama sanki ben de anlamıyorum.)
Arkadaşım: “Haa, tamam, her şey yolunda yani?”
Ben: “Yolunda. Her şey yolunda, evet. Ama aslında hayır. Çünkü aslında…”
(Burada iç sesim devreye giriyor: “Ne demek istiyorsun ya? Sen tam olarak ne diyorsun?!”)
İşte böyle zamanlarda insan bir kafasına “Dil bozuklukları kaça ayrılır?” diye sorar. Kendi dilini bile bazen tam oturtamazken, bunların ne kadar doğal olduğunu düşünmek insana garip bir güven verir.
—
Sonuç: Dil Bozuklukları, Bir Anlatım Aracı Olarak
Dil bozuklukları, aslında birer hata değil; insanın en içten halinin bir yansımasıdır. Hatalar yapıyoruz, kelimeleri karıştırıyoruz, ama bazen bu kelime kaymaları komik birer anlatım aracı olabiliyor. O yüzden, “Dil bozuklukları kaça ayrılır?” sorusunun cevabı belki de “Birçok şekilde” olmalı. Hayat da öyle değil mi? Her şeyin bir düzeni, bir mantığı var, ama o mantığı bazen sadece kendimiz görebiliyoruz.
Beni anlatırken, hatalarımı sevinçle kabul etmek, hem yazarken hem de konuşurken gerçek benliğimi bulmamı sağlıyor. Sen de dil bozukluklarını sadece birer hata değil, hayatın doğal akışındaki renkli anlar olarak kabul et!